25 Nisan 2010 Pazar

Bu Kitabı Hızlı Okumayın

Kitabın Adı: Anlayarak Hızlı Okuma ve Öğrenme
Kitabın Yazarı: Murat Tunalı

Ekip arkadaşım Alaaddin Berber'in elinde görüpte bu kitabı bana da verir misin diyerek ödünç aldığım bir kitap olan bu eser tekniği çok güzel özetleyip uygulamaları gayet nitelikli bir şekilde açıklamış.

Daha öncede hızlı okuma teknikleri ile ilgili bir çok eser ile hemhal olmuş birisi olarak acaba bu kitapta öncekiler gibi yurtdışındaki benzerlerindeki bilgileri bir araya toplayıp ortaya bir özet kitap mı çıkarmış dedim. Fakat Murat Tunalı gerçekten Hızlı Okuma ile ilgili aklımdakilerin hepsine cevap vermeyi başardı ve benim daha da hızlı okuyabilceğime olan inancımı artırdı.


Kitapta hızlı okumanın mümkün olabilmesi için öncelikle hızlı okuma ile ilgili önyargıları kırarak başlangıç yapan yazar ilerleryen sayfalarda bu önyargıları yıkıp nasıl hızlı okunabileceğini anlatıyor.

Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşündüğüm kitap hakkında daha detaylı bir çalışmaya başlıyorum. Çünkü hızlı okumayı sağlayabildiğim zaman daha fazla kitap ve daha az zaman harcayacağım bu işe. Ama verim çok daha yüksek seviyelere gelecek.

10 Nisan 2010 Cumartesi

Sosyal Medyada Neymiş?

Kitabın Adı: Sosyal Medya 101
Kitabın Yazarı: Murat Kahraman

Kıyafetlerde nasıl yaz dönemi geldiği zaman farklı bir konsept ve farklı özellikteki kıyafetler moda oluyorsa internet camiasında da aynı durum söz konusu. 2008 yılının ikinci yarısından itibaren popülaritesi giderek artmaya başlayan ‘’ Sosyal Medya” kavramı üzerine yazılmış olan ilk eserdi bu hafta okuduğum Sosyal Medya 101 kitabı.


Yazarın; daha çok şirketlerin sosyal medya üzerinde nasıl konumlanmaları gerektiği üzerine odaklandığı bu kitapta: İzle,anla ve harekete geç politikasının sosyal medyadaki en kısa yol olduğunu anlatıyordu.

Markanıza gelen olumsuz eleştirileri nasıl karşılamanız gerektiğinde bir çok firmanın yaptığı başarılı ve hatalı işlerin özetlendiği kitap konusunda ilk olması hasebiyle belki şu anda bizleri tatmin etmiş sayılablir. Ama yurtdışındaki örneklerine ve bu konuda yapılan çalışmalara baktığımız zaman bir çok insanın bu konudan ekmek yiyeceğini söyleyebiliriz. Tabiri caizse Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denme meselesi bu kitapta da mevcut bence.

Murat Kahramanı böyle bir kitabı Türkiye'de hazırlama cesareti gösterdiği için tebrik ediyor ve mutlaka okuyanlara tavsiye ediyorum.

6 Aralık 2009 Pazar

Komikaze


Kitabın Adı: Komikaze
Kitabın Yazarı: Erdil Yaşaroğlu
Haftalık kitap okuma programımızda ilk defa bir karikatür kitabını tercih ettim. Ama bundaki sebep biraz farklı idi. Otursanız 30 dakika içerisinde bitirebilirsiniz bir karikatür kitabını. Ama ben öyle yapmamayı tercih ettim. Erdil Yaşaroğlu bu kitabında ne anlatmak istemiş, karikatürleri çizerken hangi ruh hali ile çizmiş ve beslendiği kaynaklar nedir diye çözmeye çalıştım. Yazacaklarım bu gözlemlerim sonucunda ortaya çıkanlardır;
• Atasözleri ile ilgili bir kitap bulursanız karikatür çizmeniz kolaylaşabilir.
• Aynı zamanda bazı karikatürleri anlamak içinde bir atasözü ve deyimler kitabı edinmek zorunda kalabilirsiniz, çünkü esprilerin bazıları o kadar ince ki onları anlamak için ciddi bir altyapı gerekebiliyor.
• Kitabın birkaç yerinde benzer espriler mevcuttu. Bu da sanki daha önce yapılan işlere bazen geri dönüp bakılarak çizimler yapıldığını fark ettirdi.
• Saatlerce metinler yazıp ta anlatılamayacak bir durumun çizgilerle bu kadar güzel şekilde anlatılabilmesi çok keyifli.
• Böyle bir çizim yeteneği ve espri bulabilme yeteneğinin inanılmaz bir yetenek olduğunu düşünüyorum.
• Bizim 3 saniye bakarak hemen gülüp bir kenara kaldırdığımız bir karikatürün acaba ne emeklerle ortaya çıktığı

23 Kasım 2009 Pazartesi

Sizin Babanızın Bavulunda Neler Olmasını İsterdiniz?



Kitabın Adı: Babamın Bavulu
Kitabın Yazarı: Orhan PAMUK
Okunduğu Tarih: 16-22 Kasım 2009

Orhan Pamuk'un Tüyap Kitap Fuarından satın almış olduğum bu kitabı bana hem keyif hem de kendimi sorgulamama vesile oldu.

2006 Nobel Edebiyat Ödülünü alırken yapmış olduğu konuşmasının kitaplaştırıldığı bu kitabı okurken ilk hissettiğim acaba burada yazılanlar gerçek miydi yoksa Orhan Bey'in hayal dünyasının bir ürünü müydü?

Babasının hayatı boyunca yapmış olduğu geziler,toplantılar ve yaşadıklarından izlenimlerini not aldığı defterlerin içinde olduğu bir bavulu babasından habersiz şekilde açan yazarın; o defterlerde yazılı olanlar ile kendi yaşadıkları arasında bir korelasyon kurmuş kitap boyunca hissettiklerinden bahsetmiş yazar.
Babamın da bir yazar olduğunu hissetmem ve acaba o da benim yaşamış olduklarımı yaşamış mıdır diye düşündüğü kitapta sürekli bir iç hesaplaşma var.

Kendi yaşadıklarını ve yazar olarak nasıl bir yaşantısının olduğunun ipuçlarını verdiği kitap kendi hayatıma dair bir sorgulamaya da vesile olduğu için tavsiye ediyorum.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Seslerin En Çirkini Eşek Sesidir.




Bazı kitapları okumaya başlayınca elinizden hemen ayrılmak ister. Bir türlü kontak kuramazsınız onunla ve bir an önce bitsede ben de bu dertten kurtulsam dersiniz. Ama öyle bir an gelir ve öyle bir yazı ve fikir ile karşılaşırsınız ki kitabın içinde o zaman şunu dersiniz;işte bu kitap bu yüzden okunur diye. Bu kitap için az önce ifade ettiğimin ikincisi geçerlidir.

4 günden beri okuduğum kitabın adı : CANLA BAğıŞLA yazarı ise Senai Demirci.

Yazar kendi iç yolculuğunda hissetmiş olduğu deruni hisleri o kadar yoğun yaşamış ki kelime oyunları ve çok fazla ' ' kullanarak bazı kelimelerin anlamları üzerinde özel hassasiyet kesbedilmesini arzulamış.
İnfak üzerine kurduğu kitabın ana teması ''Sahip olduklarımızın asıl sahibine acaba ne kadar veriyoruz istediklerini'' düşüncesiydi bence.İkincisi de şu anki dünyamızın en temel iki cümlesinin '' Ben tok olayım;başkası açlıktan ölse banane.
ve '' Sen çalış, ben yiyeyim

İlk paragrafta bahsetmiş olduğum işte bu kitap bu yüzden okunur kısmı da şundan bahsetmektedir.

Mevlana'nın '' Seslerin en çirkin eşek sesidir'' ayetine getirdiği yorum ve o yorumun günümüz ile olan ilişkisi.

Son olarak kitapta bir bilgenin söylediği yazılı olan bir cümle ile bitirmek istiyorum;''Yüzleri dost,özleri düşmandan usandım''..

Özetle okunası bir kitap ama biraz yoğunlaşarak okunmalı diyorum

19 Haziran 2009 Cuma

Pinhan


Kitabın Adı:Pinhan
Kitabın Yazarı : Elif Şafak
Beraber çalışmalar yaptığımız ekibimiz Düşün Taşın Kulübü'nde sürekli gündeme gelen ve kitap okuma günleri katılımcıları ile de sürekli yazdıkları hakkında kulaktan dolma bilgi sahibi olduğum Elif Şafak'ın yazdığı ilk kitabı ve benim de okuduğum ilk Elif Şafak kitabı ...
ODTÜ uluslar arası ilişkile bölümü mezunu olarak edebiyat ile çokta yakından ilgili gibi durmayan bir bölümden mezun olup hem Türkçeyi hem de eski dillerde kullanılan kelimeleri zihinde böylesine güzel biri rayiha bırakır tarzda bir yazar olduğunu düşünüyordum desem yalan söylemiş olurum.

Genelde roman okumaktan hoşlanmayan biriyim. Sebebi romanlarda reel hayattan çok daha farklı bir yaşam çiziliyor olması ve bir olayın ya da durumun özetlenmesinin bile bir iki sayfa sürüyor olması .Sayısal zeka ile yetişmiş bir kafa olarak bana her zaman ters gelmiştir. Ve yazarların bir ufak hadiseyi anlatmak için '' Ben bu olayı 2 sayfada anlatmalıyım'' diye kasım kasım kasıldıklarını hissederim.

Ama Elif Hanım'ın kaleminde böyle bir iğreti işi uzatma değilde hakikaten olayın künhüne vakıf olma gayesi içinde kitabı kaleme aldığını hissettim.
Detaylı şekilde içeriği hakkında başka şeyleri de yazacağım kitap hakkındaki ilk kanaatim çok olumlu. Bazen haksızlık ederek neden sürekli Elif Şafak okuyanlardan biraz da olsa sebebini anlamış olmanın verdiği keyifle bundan sonra başka kitaplarını da okuyabilitem ile ilgili de bilgi vermiş olayım .

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Yöneticiler Futboldan Ne Öğrenir?


İzgören&Akın firmasının genel müdürünü üniversitemize misafir etme vesilesi ile kendisinden daha da detaylı haberdar olduğum Ahmet Şerif İzgören beyefendinin yazdığı kitapları okumaktan öncelikle inanılmaz keyif aldığımız söylemek istiyorum. Esra Hanım'ın vesilesi ile Avcunuzdaki Kelebek isimli seminer programının cdsinden tanıdığım bu şahs-ı muhteremin kitabı sanki aynı semineri gibi. Yaptığı esprileri bile kitabında kaleme almış ve sanki kitabı okurken bir yerlerden adamın sesini duyar gibi oluyorsunuz. 

Futboldaki yaşanmış hadiseleri yöneticilik ilkeleri ile birleştirip okuyucuların beğenisene sunan Ahmet Şerif öyle güzel saptamalarda bulunmuş ki bazen bundan da mı yöneticilik dersi çıkarılır dediğiniz bir yerden sizi çok etkileyecek bir fikirle size koskocaman bir ders veriyor. 

Herkese mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm bu kitabın bir iddiası da bu kitabı okuyup beğenmez iseniz yazar kitabı geri alıyormuş arkadaşlar. 

20 Nisan 2009 Pazartesi

Avcunuzdaki Kelebek


Samimiyetin ne kadar güzel bir haslet olduğunu ve insanın kendi hikayesini anlatmasının gerçekten insanlarda çok farklı tesir ettiğini bana anlattığı için bu kitabın yazarı Ahmet Şerif İzgören'e teşekkür ederim. 

            İnsanların içlerinde bulundukları ortamda farkında olmadan yaşadıkları hayatı nasıl daha anlamlı hale getirebilecekleri ile ilgili içten samimi ve bir o kadar da özgün anlatım dili ile kitabını kaleme almış Ahmet Bey'i öncelikle tebrik etmek istiyorum. Bana çok farklı bir vizyon ve olayları çok daha değişik yorumlamama sebep olduğu için bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Kitabın mahiyetinden özellikle bahsetmeyeceğim. Çünkü o meşhur yabancı yazarların kaleme aldığı kitapların çevirilerinden çok çok uzak ve bizim hikayelerimizi bize anlatan bu güzel adamı alın ve siz de tanıyın istiyorum.

 

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Önyargılarım Kolon Kolon


Kitabın Adı: Mahmut’un Pabuçları
Yazarı: Gala GALACTION

Geçen Cumartesi-Pazar katılmış olduğum 3 top çevirme dersi ve bu eğitim programının bana katmış oldukları ile bu kitabın başlangıç aşamasında hissettiklerim hemen hemen aynıydı.

Bir işe başlarken ;keyifsiz, çok haz vermeyen durumlarla karşılaşsak bile, yaşayacağımız tecrübe konusunda önyargımızın oluşması çok gereksiz aslında. Bir başka yaşadığım tecrübe ise;Bir işe başlanıldığı zaman onu sonuna kadar takip edilmesi ve tamamlanmasıdır. Şu an yazlıkta oluşum ve uyku konusunda biraz daha rahat olmam dolayısıyla bu kitabı bitirmek için gecenin 5.00’ına kadar oturdum. Ve bir işi bitirmiş olmanın vermiş olduğu keyifle huzur dolu deliksiz bir uyku çektim.

İşlemiş olduğu cinayet sonrasında ,iç muhasebesinde yaşamış olduğu burkuntu ve infialden dolayı hasta yatağına düşen Savu’nun yaşadıklarının anlatıldığı kitap yukarıda da ifade ettiğim gibi başlangıçta çok sıkıcı geldi bana. Sonrasında bu iç sıkıntıdan kurtulmak için evine gelen doktorun ;Öncelikle dışınızı, sonra içinizi temizlememiz gerekecek lafı kitabın dönüm noktasıydı. Çeşitli tedavi yöntemleri ve koca karı ilaçları ile dışı temizlenen Savu’nun içini yani manevi dünyasını temizlemesi için tavsiye üzerine gitmiş olduğu münzevi hayatı yaşayan papaz; ‘’Bu infialden temizlenmen için 1000 tane ayakkabı yapıp onları bilabedel ihtiyacı olan insanlara dağıtacaksın’’ dedi.Bir ayakkabı imalatçısı olan Savu’nun diyar diyar gezip bu ayakkabıları insanlara vermesi ve onlardan almış olduğu hayır dualar onun hayatını yaşanabilir hale getiriyor ve öldürmüş olduğu Türk Mahmut’un diyetini kendi dünyasında bu ayakkabıları dağıtarak ödediğini düşünüyor.
Kısa Kısa
1. Dininiz ne olursa olsun bir kanaat önderinin size söylemiş olduğunu yapmak ,sizi hiç tahmin etmediğiniz bir huzur bahşedebilir.
2. Yaşamış olduğumuz ön yargılar yüzünden iş yapamaz ve hiçbir şeyden keyif alamaz duruma gelebiliriz.
3. Bir işte inat edip onun tamamlanmasına çalışmak ,bizim iç disiplinimiz adına çok büyük öneme haizdir.

Vesselam

15 Temmuz 2008 Salı

Kafa ve Kalbin İzdivacı




Örnekleri kendinden bir hareket isimli kitabı okumak ve orada okumuş olduğum sadece bir cümlelik yerin bir Düşün Taşın Kulübü toplantısında söylendikten sonra o toplantının o kadar güzel geçmesine sebep oldu ki ayrı bir sevdim şimdi ben bu kitabı.Günümüzde çok popüler olan İZDİVAÇ isimli bir televizyon programından hepimiz haberdarız.Ama kafa ve kalbin izdivacı ifadesi belki de çoğumuz için çok fazla duyulmamış bir ifade olabilir.İşte bunun ne anlama geldiğini ve nasıl sağlanacağını düşündüm bugün boyunca ve şuna kanaat getirdim;İnsanlar şu dünyada ne yaparlarsa yapsınlar isterse dünyadaki bütün iyiliklere emsal olacak bişey yapsınlar.İsterlerse dünyayı yeniden keşfetsinler mutlaka bunlara da laf söyleyenler olacaktır. Mutlaka bunlara da taş atanlar olacaktır. Amaaa kalbi ve kafası izdivaç halinde olan hedeflerine tam şekilde kilitlenmiş ve sadece O'nun için bişeyler yapan insanları yollarından çevirmek hiçte mümkün olan bişey değildir. Bu kitap bana inandığım şeyler uğrana nasılda deli gibi bir çalışma içinde olmam gerektiğini bir kez daha dank ettirdi.