25 Aralık 2007 Salı
En mutlu insanlar belki de
11 Aralık 2007 Salı
Elindekileri Kaybetmeden
Notlar alınır sayflar dolusu, ama bir laf yeter belki
26 Kasım 2007 Pazartesi
Tarihini Bilmeyenler ve Hiçler
''Tarih ,gerçeklerden zarar görecek kimsenin kalmamasıyla gün ışığına çıkar '' diyor yazar. Ve bu kitabın sayfları ilerledikçe hep merakımı celbeden "Acaba bizim okuduğumuz tarih ne kadar doğru "sorumun cevabını da almış oluyorum .TARİHİ YARGILI YORUM başlığı ile yazılmış olan bu kitap yine yazarın sıradışı bakış açısını tam şekilde ifade ettiği bir kitap kanaat-i acizanemce. Kitabın isminde bile bir enteresanlık hemen kendini gösteriyor. Tarihi yargılıyorum onu eleştiriyorum anlamının çıkacağı gibi kelimeler ayrı ayrı okununca tarihi yargılı yorum yani tarihi yargılayan bir gözle yapılan yorum anlamı çıkmakta. Bildiğimiz ya da bilmediğimiz tarihi bir çok gerçeğin ne kadar da farklı şekilde yazıldığını ve tüm dünya insanlarına ne kadar da alakasız şekilde bir tarih anlatıldığını yazan yazarın verdiği örnekler bir hayli çarpıcı.
Kitaptan Zeberced Bazı Notlar
Tarihte neyin önemli olduğu Google'ın elinde .Aramalar sonucunda istenilenin aranılan olup olmadığına bakmadan ,bu arama sonucunda çıkan bilginin tahrife uğrayıp uğramadığına bakmadan alınması yüzünden söylemiş bu cümleyi
Anlık doyumlara kanalize olmamız sonsuz doyumları yaşamamıza engel oluyor.
Bu kitap da yazarının Gündüz Vassaf olması sebebiyle değil, içerisindeki yazılanların insana gerçekten farklı bir bakış açısı kazandırması hasebiyle benden tam not aldı. İfadem biraz kitap yorumları yazan kültür sanat köşe yazarları gibi oldu ama kitap on numara ben ne yapayım:)
Ankara'da Gölge Oyunları
13 Kasım 2007 Salı
ANBUL
Kitabın Yazarı :A. K. Duru
5 Kasım 2007 Pazartesi
Yeni Dil :POZİTİFÇE
Yazarı :Oğuz SAYGIN
Hayatında değişiklik yapan bir kitabın hikayesini anlatarak başlayan yazar ,ilk bakışta sanki yurtdışında bu işi ciddi şekilde yapmaya çalışan yazarların kitaplarının bir çevirisi mi acaba diyerek başlanıyor okunmaya .Ama aralara serpiştirilmiş yerel ifadeler ve yazarın kendisi ile iligli verdiği hikayeler giderek sizi daha da kitabın içine çekiyor .
Her zaman olduğu gibi bana enteresan gelen ve bu sayfalardaki yazanlar hakikaten herkesle paylaşılması gereken aşağıdaki gibidir nacizane :
- Başarılı insanlar başarısızlıkla karşılaştıklarında ,"bu bir sonuçtur derler ve ben bu sonuçtan ne öğrenebilirim ?diye kendilerine sorarlar.
- Zengin olmanın yolları ile alakalı bir kitabı yazan yazara giden üniversite öğrencisine yazarın hedeflediklerini bir kağıda not etmelisin .Eğer hedeflediklerini sadece kafanda düşünürsen ve yazmazsan olacakları biliyor musun diye sorar. Buna cevaben çocuk ''Ben o bana yazmamı istediğiniz şeyleri senelerden beri aklımda tutuyorum ve yıllardan beri her gece onlarla uyanıyorum deyince .Yazar çocuğu bir odaya kapatır .Odadaki bilgilsayarın ekranında 1 dakika sonra bu oda infilak edecektir yazan bir monitor vardır. Çocuk panikler ve çığlıklar atmaya başlar ve sonuca 10 saniye kala Yazar içeri girer. Ne oldu der? Baksana orada ne yazıyor.Yazar:Yazının ne kadar etkili olduğunu şimdi anladın mı evlat der sonunda .
- DO,Mİ,FA hikayesini dillendiren müzisyenin hikayesi
- Rosa PARKS isimli siyahi kadının 1955 yılında Montgomery kentindeki otobüslere binen beyazlara yer vermemeye yönelik yaptığı başkaldırı hareketi .
- Benchmarking.
Bu kitabın bana en büyük katkısı zihninizde ya da çevrenizdeki insanların zihninde birşeyler var ve bu düşünceler sizin birşekilde ilgi alanınızda ise okuduğunuz herşeyi ona yorabiliyor .Düşündüklerinizi sürekli ona göre şekillendirebiliyorsunuz .Mesela son yazmış olduğum maddeyi kitapta okuyup bu akşamki toplantıda hemen uygulayacağım . Yani öğrenilenlerin hayata tatbik edilebildiği bir hayat ne kadar da anlamlı hale geliyor.
29 Ekim 2007 Pazartesi
Sevmek Ölmekle Başlarmış
22 Ekim 2007 Pazartesi
Mutlaka Mutlaka
Yazarı :Robert B. Cialdini
Tavsiye bir kitap olarak okumaya başladığım İknanın Psikolojisi kitabını tavsiye edenlerin gerçektende neden tavsiye ettiklerini daha ilk sayfalardan anlayabiliyorsunuz. İnsanlar ile sürekli iletişimde olan bizlerin karşı karşıya kaldıkları durumda insanalara yaptırmak istediklerini nasıl yaptırmaları gerektiğini (her hangi bir kişisel gelişim kitabında olduğu gibi değil )akla ve kalbe indirirek anlatan yazarın bu çalışması bence çok güzeldi. İnsanları ikna etmek için öncelikle onlara bir iyilik yapın ve bunu onlardan bir karşılıık beklemeden yapın.Düşün Taşın Kulübü'nün tanıtım sunumunu hazırlayan arkadaşın sunumda kullandığı bir cümler vardı Allah'ın memnun olacağı kadar iyi işler yapmak .Bu iki düşünceyi birleştirince zihnimde çıkan sonuç şu oluyor.Sen birini ikna etmek istiyorsan ve amacın sadece ona iyilik yapıp kendi isteğini yerine getirmek değilse o zaman asıl gayen O'nu razı etmek olsun .Çünkü asıl ikna edilmesi gereken ikna edilince bu yaptığından zaten karşındaki mum gibi olacaktır. Mutlaka ve mu
tlaka okunması gereken bir kitap bence. Dikkate alanlara duyurulur.
5 Ekim 2007 Cuma
Yazarı :Ersin Nazif G.
- Yeryüzünün bütün sahilleri ,hangi ülkede bulunursa bulunsunlar,insan gövdelerinin sergilendiği ,intihar vitrinlerine benziyorlar.
- Bütün bilimler ,suni ihtiyaçlar üretme yolunda büyük bir yarışa girmişlerdir.
- Oluşturulan sosyal yapı içinde,alkol alınmayan ,sigara içilmeyen toplantılar düzenlenmesini istemek,geçmişe özlem olarak gösteriliyor.
28 Eylül 2007 Cuma
Sade ama Çok Satmış
Yazarı :Elmira Elgezdi
27 Eylül 2007 Perşembe
Herşey Seninle Hala Başlamadı Mı?
Yazarı :Mümin SEKMAN
Kişisel gelişim kitaplarını okumak ,onları evinizin dışında biririlerinin görebileceği yerlerde okumaya çalışmak hep birileri tarafından izleniyormuş hissi verir insana.Çünkü insanlar başkalarının iyi birşeyler yapmasını biraz daha odaklanmış ifadesi ile o kişilerin başarılı olma arzularına burun kıvırırlar. Bu Türk tipi davranışlardan biridir bence.
Neden?
Bir an önce uykuları gelsin ve mışıl mışıl dalıp rüya görmek için .
Kişisel gelişim kitapları neden yazılır?
İnsanların içindeki uyuyan dev uyansın diye.
Ama birçok insan uyumadan önce kişisel gelişim kitaplarını eline alıyor ve onları okuyarak uyumaya çalışıyor.
Uyumaya çalışan adamın odasından bir sahne :
-Kitabı okuyan:Tamam bu devi ben sabah kalkar kalkmaz uyandıracağım .
Kişisel gelişim kitapları okumadaki bu görüşlerimi acizane ifade ettikten sonra bu kitap hakkında birkaç şey söylemek istiyorum .Öğrenilmiş çaresizlik ;diye daha önce hiç duymadığım ve ilk sayfasından son bölümüne kadar bu başlık üzerine temellenen kitabı okumak benim için çok faydalı oldu. Günlük hayatta karşılaştığımız onlarca durumların analiz edildiği ve onlara karşı göstermiş olduğumuz refleksleri ironik olarak bizlerin de zaman zaman nasıl yaptığımızı anlatan kitap adeta zihnimdeki bazı şeyleri silkeledi.
DAHA ÇOK TÜKET ,DAHA ÇOK MUTLU OL
Yazara:N.Gürdoğan
28 Ağustos 2007 Salı
Küller Altında Yakın Tarih
Yazarı:Edward De BONO
SDYB(Sıra Dışı Yaşam Becerileri)’nin tavsiye ettiği kitaplardan biri olan Altı Şapkalı Düşünme Tekniği bütün yaratıcı düşünme tekniği kullanma isteğinde olan kişilerin okumak isteyeceği türden .Nasıl bir fikir üretebilirim,ya da fikrimi nasıl daha çekici hale getirebilirim sorularına verilecek cevapları çok net şekilde bulabilmemizi sağlayacak olan bu kitabı tüm düşünen ve taşınan insanların okuması gerektiğini düşünüyorum.
Sıra Dışı Yaşam Becerileri derslerinde de kullandığımız yaratıcı(bağlayıcı) düşünme teknikleri gibi bir tekniğin temel alınarak yazılmış bir kitap Altı Şapkalı Düşünme Tekniği.Bizim işlediğimiz derslerden birindeki ‘’Tersine Düşünme Tekniği ‘’ile ilgili şunu farkettim ;PO diye kısaltılmış ''Proactive Operation ''yani Kışkırtma Operasyonun aslında tersine düşünme tekniği ile aynı şey olduğunu.
Örneğin :...Alışveriş yapanlar aldıkları ürünlerin parasını öderler . Bunu tersine çevirelim Po,dükkan müşterilerine para öder.
...Bu düşünceden alışveriş kuponu fikri doğabilir.Tersine düşünme tekniği böyle çalışır diyor yazar.
27 Ağustos 2007 Pazartesi
Buyrun KOYUN Olmaya
Yazar ile farklı platformalarda ve farklı zamanlarda yapılmış olan röportajların bulunduğu kitap; seneler önce yapılan söyleşileri içerimesine rağmen bahsettikleri konular itibari ile ter-ü tazeliğini hiç bozmadan günümüze de hitap ediyor. Neden zenginler ve fakirlerin dengesiz şekilde dünya coğrafyası üzerinde bulunduğuna dair güzel bir tespit vardı kitapta:Dünyayı sorunlar yumağı haline getiren yoksullardan daha çok zengin ülkeler.Ne alaka canım sende diyenler olabilir .İşte cevabı:Zengin ülkeler ekonomik çıkarlarını korumak için dünyayı ateşe vermeye devam ediyor.Kitap okumanın,insanın kendisine yatırım yapmasının bazı insanlar tarafından ‘’NE GEREK VAR BUNLARI YAPMANA ‘’modunda bir karşılık bulmasının nedeni kitle tüketiminin birörnek davranışları gerekli kılmasıdır.Ne demek oluyor bu ?Sen de kitap okumayacak akşam olunca sadece televizyon izleyeceksin.Haftasonu geldiğinde kurslarda kendi hayatına nasıl sıradışı birşeyler katabilirim acaba demek yerine maçları takip edip küfür etme egonu tatmin edeceksin. Kısacası koyun olmak deniyor ya eğer kitap okumak seni sıkıyor ,farklı alanlarda kendini geliştirmek sana akil gelmiyorsa o zaman buyrun koyun olmaya.Farkında değiliz belki ama giyim tarzımız başkaları tarafından belirleniyor,izlediğimiz televizyon yapımları bize başkaları tarafından izlettirilmek mecburiyetinde bırakılıyor.Kendi tarzımız diye ayağımıza geçirdiğimiz pantolondan tutunda ,kansere karşı savaşacağız diye bileğimize taktığımız sarı bilekliklere kadar birçok şey başkaları tarafından belirlenmiyor mu Allah aşkına.O halde nerede kendi başına özgürce seçme şansı ,nerede kimsenin müdahelesine maruz kalmadan özgürce seçimler yapma imkanı .Sıradışı olduğunda toplum tarafından dışlanan o güzel insanlar :Sizler bakmayın onlara ,biz bu ringe bir defa çıkıyoruz başka defa çıkma şansımız yok .Kafamızda 60000 proje dahi olsa bir anda ölme ihtimalimiz çok yüksek .O halde birilerinin tavsiye bile etmeden bunu yaşamak zorundasın kardeşimmm dediği hayatı ya onların dediği gibi yaşayacağız ya da kendimizi geliştirip bu hayatı nasıl yaşamak istiyorsak öyle yaşayacağız.
Bizlere bakış açısı kazandırması açısından 3 farklı söylemle karşılaştım kitapta.
‘’Seninki senin benimki benim’’
‘’Seninki senin benimki de senin’’
‘’Ne benimki benim ,ne seninki senin’’
Acaba biz yaşantımızda hangisini kendimize yol gösterici olarak yaşayabiliyoruz
Bu kitap vesilesi ile zihnimde canlananlar bunlar oldu. İnsanların ölmeyecekmiş gibi tüketmek ve bu tüketme ameliyesi esnasında erdemli hareket etmekten bihaber yaşamak arzusunun dünyada meydana getirdiği etkilerin özetlendiği kitabı herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Yenilenler yenenleri taklit ederler.
Türkiye ,Batılılar gibi tüketmesini öğrendi.Batılılar gibi üretmesini öğrenemedi.Şapka giyerek insanlar tükettiklerinden daha fazla üretemiyor.
Üretimi tüketimini karşılamayan bir ülkenin,dış borçtan ve enflasyondan kurtulması mümkün değildir.
İnsan ne kadar aciz olduğunu unuttuğu kadar kendini güçlü zannediyor.
26 Ağustos 2007 Pazar
Street Observations
Author:Michael Frederich Guulenny
The book has been published as a answers of the questions who asked to the author in different places.All questions was not about my interest but there was really different informations about the life and the unanswerable questions.
I read a small paragraph about İmam Malik in this book .This short observation was really meaningful for me so i want to share this . When he read a paragraph about his very much loved people ,a scorpion injected the virus to his body. But he did’t feel this because of what he tells his friend about the who loves very much .This story can not be the summary of book but it was the best story in the book .It reported to my brain lots of things .Because it showed how must a love be ?If you want to do a job,you have to focus on it and then this concentration is going to be help to be successful.If you want to have a good club in bygm you have to live what that club says for your daily life.Without doing that you can not be successful about that club.
29 Temmuz 2007 Pazar
Bilgisayar Dediğin Amele Sınıfın Yeni Kazma Küreği
Kitabın Yazarı:Gündüz VASSAF
Kitabı elinize alıp alt başlıklarını incelediğinizde bu yazar ne anlatacak acaba diye merak ederek başlıyorsunuz okumaya. Rüya Sirketleri, Ölüm Marketleri, Marlboro Meydan Muhabereleri..." vb. başlıkların olduğu kitapta çok enteresan bilgiler ve o bilgiler ışığında yazarın çok sıradışı yorumları yer alıyor.
Çinliler hakkında inanılmaz ve belki de başka hiçbir yerde öğrenemeyeceğim bilgilere ulaştım bu kitapta mesela birkaçı şöyle;
Günümüzün süper gücünün kim olduğunu hepimiz biliyoruz
Günümüzün süper gücü tamam ama ya yarınlarımızın süper gücü kim olacak acaba. Buna cevap olarak ÇİN desek belki ilk anda herkes ‘’Hadi Canımmm’’ dese de biraz düşündükten sonra bu düşüncenin ne kadar da doğru olduğuna kanaat getireceklerdir. Sadece ucuza ürettikleri ürünlerden dolayı değil o kadar çok fazla nedenden dolayı Çin’in yarının süper gücü olabileceğine dair kanıtlar varki ortada . Dünyadaki istihbarat servislerini herkes bilir yada kulaktan dolmada olsa bir şekilde duymuştur herkes. Amerika’nın CIA,İsrail’in Mossad ,İngiltere’nin M15,Rusya’nın KGB ,ya Çin istihbarat servisinin ismini duyan ya da bilen var mı . Bizim duymamamız yada bilmiyor olmamız istihbarat servislerinin olmadığı anlamına mı gelir yoksa’’Mevcudiyeti dahi bilinmeyen bir gizli servisten daha gizli bir şey olabilir mi ?’’
Çin restoranlarındaki dönen sistemin enterasanlığına bakın.Ülkemizde de giderek yaygınlaşan çin restoranlarındaki çalışanları bir çoğu o bulundukları ülkenin dilini dahi bilmiyorlar .Yemek siparişleri için her yemeğe bir numara vermişler ve siz o numaralı yemeği işaret ederek sipariş veriyorsunuz .Ayrıca bu restoranlarda çalışan insanlar sürekli bulundukları ülkere gidip geliyorlar ve kısa süre bulundukları .Yazarın söylediğine göre Amaç batıyı tanımak ama alışmamak .Ve bu restoranlara konuşuldukları nasıl olsa anlaşılmayacak düşüncesine sahip olan ,başka yerde konuştuklarında birilerinin duyupta kendilerine şantaj yapabilecekleri iş adamları,devlet büyükleri gidiyor. Sizce herşeyi minik hale getirebilen bu adamlar orada konuşulanları deşifre edip gizli dinleme sistemleriyle donatmış olmasınlar o restoranlarını
Kitaptan Zeberced Sözler
Bilgisayar dediğin amele sınıfın yeni kazma küreği.
16 Temmuz 2007 Pazartesi
Tek Hücreli Canlı :Bilgi
Yazarı :Nazif GÜRDOĞAN
Günler Akarken kitabı yazarın çok kısa halde kaleme almış olduğu makalelerden oluşuyor. Kısa ve başından geçen olayların zihninde bıraktığı izlenimleri paylaşan yazarın her bir makalesinde; çok ibretlik , durup düşünmemizi sağlayacak ve belki de hayatımızdaki gelip geçen dakikaların ne kadar değerli olduğunun farkında mıyız acaba denilecek olaylarla dolu .
Kısa kısa makalelerden oluştuğu için kitaptan sadece bazı altı çizilmiş cümleleri yazacağım :
- Çağın getirdiği önemli hastalıklardan birisi de kimsenin kimseyi dinlemeye yanaşmaması .
- Sınırlı bir bakışla sınırsız sorunlara sağlıklı çözümler bulmanın güçlüğünün ve hatta imkansızlığının artık farkına varılıyor.
- Uzun dönemde kendimizi silahlandırmakla düşmanımızı silahlandırmak arasında fark yoktur.
- Eski Mısırlılar Nil nehrinden tarımsal sulama yolunda yararlanmayı öğrendiklerinde büyük bir zenginliğe kavuşmuşlardı. Ulaştıkları zenginlikle bütün Mısır’ı kölelikten kurtarabilirlerdi.Ama gurura kapılarak piramitleri yükselttiler.
- Dünya artık üniformalı ordulardan daha çok üniformasız ordularca işgal ediliyor.
- Ürünlerine karşı çıkılamayan bir medeniyetin ,zihniyetine karşı çıkmak düşünülemez.
- Konuşulan yazılır,yazılan da bir gün uygulanır.
- Bilgi tek hücreli canlılar gibi durmadan çoğalan ve genişleyen dinamik bir yapıya sahiptir.
12 Temmuz 2007 Perşembe
Yazarı :Ersin Nazif GÜRDOĞAN
İsminin çağrıştırdığı şeyler ile kitabın içerisinde anlatılmaya çalışılan görünmeyen üniversite kavramının ne şekilde anlatılacağını merak ederek başladım bu kitabı okumaya. Nazif Bey kitabındaki görünmeyen üniversiteler kavramını ;insanların hayatlarında çok önemli rolu olan ,toplumun büyük kesimindeki insanlarca söylediklerinin dinlendiği ve o söylenenleri hayatlarının mihenk taşı haline getiren kanaat önderlerini kastetmekte Görünmeyen üniversite kavramını anlatırken .
Tüketim ekonomisi ; diye benim daha önceden duyduğum ,fakat kullandığımız birçok kelime için ‘’ Bu kelimenin anlamı nedir bize açıklar mısınız ?’’ sorusuna muhattab olduğumuzda o kelimenin yada o kavramın ne anlama geldiğini açıklayamadığımız duruma benzer bir durumla karşı karşıya bırakabilecek bir kavramdı benim için. Ama bu kitabı okuduktan sonra zihnimde tüketim ekonomisi hakkındaki flu olan yerlerin parlaklığı biraz daha net hale geldi.Nasıl bir düzen içerisinde olduğumuz ,sürekli tüketmemiz ama asla üretmeden yaşamaya çalışmanın bize nasıl dayatıldığının farkına vardım . İnsanları tüketmeye endeksle ve üretmekten hayata değer katmaktan uzak tut. Onlar üretmeyip ,üretenler sabit dursada üretmeyenler üretenlere muhtaç olacak.İşte bu kısa haliyle formulize edilmeye çalışılan şey şu an tıkır tıkır işlemekte . Ama parası olmayan ,olsa da elindeki ile yetinmesini bilmeyen insanlar haline gelince yaşanılan hayattan sıkılan ve elinde bulunduklarına teşekkür etmeyen insanlar haline geleceksiniz diyor yazar. İşte bunun yolu yani hayatı daha yaşanılabilir kılmanın yolu elindekilerinin ne kadar da yeterli olduğunu farkına vardıracak olan Görünmeyen Üniversitelerdir diyor .
Kitaptan Beğendiğim Sözler
Bir kapı bin kapı ,bin kapı hiç kapı
TAHTIMIN AYAKLARI ALTINDA ... KURTARILMAN İÇİN SANA YARDIM SAĞLAYACAĞIM.
Bir insanı ,topluluğu yada herhangi bir canlıyı kendine bağımlı etmenin ,daha başka bir ifade ile kendi sözünü ona dinletir hale getirmenin formülü nedir diye sorsalar ;buna Türk siyasi hayatından çok elim ve acımasız ,ama bir o kadar da ibretamiz bir cevap verilebilir .
Kanuni Sultan Süleyman bir hükümdara yazdığı mektubunda aynen şu ifadeleri kullanıyor :’’Ben ,Sultanlar Sultanı,hükümdarlar hükümdarı ,cihandaki cümle hükümdarlara taçlarını dağıtan...’’Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun tutsağı ve Fransa’nın En Hristiyan Kralı’na,İslamiyet’in liderinin cevabıdır bu . Kanuni , François’nin ricasını kabul eder ve şöyle der:’’CİHANIN SIĞINAĞI OLAN TAHTIMIN AYAKLARI ALTINDA ... KURTARILMAN İÇİN SANA YARDIM SAĞLAYACAĞIM.’’[1]
[1] Merle Severy –Kanuni Sultan Süleyman’ın Dünyası National GEOGRAPHİC Ekim 2001 sayısı
Ya benim aklım hayalim almıyor nasıl olurda böyle bir cümleyi sarfedebilen bir dedenin torunları olarak bizler kendimizi ezik ,ikinci sınıf vatandaş olarak görebiliriz. İşte üzerimize giydirilmeye çalışılan şeyleri reddeden yapımız ve zorla bu topluma yaptırılmaya çalışılan şeylerden dolayı kendimizi daha aşağı seviyedeymiş gibi hissedişimiz bizi bu ezik halde bulunma durumuna sevkediyor malesef . Halbuki bizler Kanuni’nin torunları değil miyiz .Bu ve buna benzer senkronizasyonların yaşandığı bir dönemi çok güzel betimlemekte olan ''Cumhiriyet Çocuğu ''kitabı işte bana bunları hatırlattı. Ve son söz olarak ta Yahya Kemal Beyatlı'nın ifadeleri ile ''Ne harabi, harabatiyim, Kökü mazide olan atiyim.. diyerek günümüzün modern gereksinimlerini ,teknolojiyi hayatımızda kullanarak ve ne bunlardaan ne de kendi kültür kodlarımıza işlenmiş olan o dinamiklerden vazgeçerek yaşamak en güzel olanıdır sanırım .