17 Haziran 2008 Salı

CAR ,COOLER,ve COLOR TELEVISION




Kitabın Adı:Hicaz'dan Endülüs'e


Kitabın Yazarı:Ersin Gürdoğan


Yazarın çeşitli dergilere vermiş olduğu denemelerden müteşekkil olan kitabın 3-4 sayfalık kısa yazılardan oluşması insana bir çırpıda yenilesi ordorv tabakta sunulan mezeler gibi geliyor.


Tüketim ekonomisine muzdarip olmamızdan çok rahatsızlık hisseden yazarlardan birisi olan Ersin Bey'in içerisine itilmekte olduğumuz toplumsal yaşantının ne kadar bizim hissiyatımızdan ve geleneklerimizden uzak olduğuna dair vermiş oldukları örnekler o kadar çarpıcı ki. İslam medeniyetinde inşaa edilen evlerin gösterişten uzak ve sadece insanların başlarını sokacakları bir 4 duvar olmasından bahseden yazar günümüzdeki yapılan evlerin balkonlarının gösterişe yönelik ve mütavazilikten çokta uzak olduğundan bahsediyor .Aynı şekilde arabalarında belki çok daha küçük halde üretilip sadece insanları ulaştırma görevini ifa etmeleri gerekirken gösteriş olma mecburiyeti yüzünden çok farklı şekillerde üretildiğinden bahsediyor.
Sosyloglar ,şintoist Japonya'yı üç C'ye (CAR ,COOLER,ve COLOR TELEVISION)tapan toplum olarak diye nitelendiriyor diyor yazar. Acaba onlardan bir farkımız kaldı mı ?

10 Haziran 2008 Salı

Kitabın Adı:İmaj İletişim ve Beden Dili
Yazarı:Ercan Kaşıkçı
Beden dili ve iletişim hakkında Ercan Kaşıkçı'nın kaleme almış olduğu kitap, insanların yapmış oldukları hareketlerden ve onların ne anlama geldiğini anlama açısından çok faydalı ama bir o kadarda tehlikeli bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Çağımızın bilişim ve iletişim çağı olduğunu söyleyenler var.Bence hiçte öyle değil çağımız iletişmeme çağı bence başka bir ifadesi ile iletişememe çağı da denilebilir. İnsanlar arasında ciddi bir haberleşme ağının olduğu,cep telefonlarının inşaat kalfalarının ameleler aşağıdan tuğla getirmelerini bile SMS atarak haber verdiği bir çağdayız. MSN ve Facebook sözüm ona çağımızın iletişim guruları seçilse bir numaraya oturacak sanal birinciler. Ama sohbet-i canan dedikleri insanların oturup birbirlerini anlayabildikleri bir ortamın azlığından Amerika'da yaşayan ve kendini kimse ile paylaşamadığı dertlerini gidip psikolog psikolog dolaşan insanlardan ne farkımız kaldı acaba. Bu ve buna benzer dertlerin kol gezdiği bir dünyada bize nasıl iletişimde başarılı olabileceğimizi,hareketlerimizle nasıl karşı tarafı yonlendireceğimizi ifade etmesi hasebi ile çok başarılı bir çalışma olarak değerlendiriyorum.