29 Temmuz 2007 Pazar

Bilgisayar Dediğin Amele Sınıfın Yeni Kazma Küreği


Kitabın Adı :Cennetin Dibi
Kitabın Yazarı:Gündüz VASSAF

Kitabı elinize alıp alt başlıklarını incelediğinizde bu yazar ne anlatacak acaba diye merak ederek başlıyorsunuz okumaya. Rüya Sirketleri, Ölüm Marketleri, Marlboro Meydan Muhabereleri..." vb. başlıkların olduğu kitapta çok enteresan bilgiler ve o bilgiler ışığında yazarın çok sıradışı yorumları yer alıyor.
Spor tarihi boyunca seyircinin hep seyirci kaldığının farkında mıyız ?Birileri hep bizim için bişeyler düzenliyor ve bizlerde onları hap gibi sürekli yutuyoruz. Egemen düzen hep bizim için bişeyler düzenliyor ve biz de seyrediyoruz. İşte bu noktada şunun farkına varmak gerekiyor egemenlik senin elinde olduğunda vermek istediğin mesajı bir an önce ver .Zamanı geçince o söylemek istediklerini söylesende kimse seni dinlemeyecek artık .Ya fırsatı kaçırmadan bişeyler söyleyeceksin yada seyirci olup koyunlar gibi ne diyorlarsa ona boyun eğeceksin.

Çinliler hakkında inanılmaz ve belki de başka hiçbir yerde öğrenemeyeceğim bilgilere ulaştım bu kitapta mesela birkaçı şöyle;

Günümüzün süper gücünün kim olduğunu hepimiz biliyoruz
Günümüzün süper gücü tamam ama ya yarınlarımızın süper gücü kim olacak acaba. Buna cevap olarak ÇİN desek belki ilk anda herkes ‘’Hadi Canımmm’’ dese de biraz düşündükten sonra bu düşüncenin ne kadar da doğru olduğuna kanaat getireceklerdir. Sadece ucuza ürettikleri ürünlerden dolayı değil o kadar çok fazla nedenden dolayı Çin’in yarının süper gücü olabileceğine dair kanıtlar varki ortada . Dünyadaki istihbarat servislerini herkes bilir yada kulaktan dolmada olsa bir şekilde duymuştur herkes. Amerika’nın CIA,İsrail’in Mossad ,İngiltere’nin M15,Rusya’nın KGB ,ya Çin istihbarat servisinin ismini duyan ya da bilen var mı . Bizim duymamamız yada bilmiyor olmamız istihbarat servislerinin olmadığı anlamına mı gelir yoksa’’Mevcudiyeti dahi bilinmeyen bir gizli servisten daha gizli bir şey olabilir mi ?’’
Çin restoranlarındaki dönen sistemin enterasanlığına bakın.Ülkemizde de giderek yaygınlaşan çin restoranlarındaki çalışanları bir çoğu o bulundukları ülkenin dilini dahi bilmiyorlar .Yemek siparişleri için her yemeğe bir numara vermişler ve siz o numaralı yemeği işaret ederek sipariş veriyorsunuz .Ayrıca bu restoranlarda çalışan insanlar sürekli bulundukları ülkere gidip geliyorlar ve kısa süre bulundukları .Yazarın söylediğine göre Amaç batıyı tanımak ama alışmamak .Ve bu restoranlara konuşuldukları nasıl olsa anlaşılmayacak düşüncesine sahip olan ,başka yerde konuştuklarında birilerinin duyupta kendilerine şantaj yapabilecekleri iş adamları,devlet büyükleri gidiyor. Sizce herşeyi minik hale getirebilen bu adamlar orada konuşulanları deşifre edip gizli dinleme sistemleriyle donatmış olmasınlar o restoranlarını

Yazar birgün şehir hatları vapuruna biner kuzeni ile .Yanlarındaki hanımefendi huni şeklindeki kağıda sarılmış çekirdeklerden ikram eder. Teşekkür eden Vassaf ‘a kadın ısrar ederek’’Buyrun buyrun vakit geçer ‘’ der. Yazar bu lafın yanına Amerikalıların’’ Vakit nakittir,benim en kıymetli şeyim vaktimdir’’ cümlesini cem edip düşüncelere dalar. Ve bu konuyu anlattığı paragrafın sonunda ‘’Çekirdek çitleyerek çağ atlayamayız ,geçmişin gevişini getirebiliriz ancak ''diye on numara bir söz söyler anlayan ariflere ithaf olsun diye.

Kitaptan Zeberced Sözler
Bilgisayar dediğin amele sınıfın yeni kazma
küreği.

16 Temmuz 2007 Pazartesi

Tek Hücreli Canlı :Bilgi


Kitabın Adı :Günler Akarken
Yazarı :Nazif GÜRDOĞAN

Günler Akarken kitabı yazarın çok kısa halde kaleme almış olduğu makalelerden oluşuyor. Kısa ve başından geçen olayların zihninde bıraktığı izlenimleri paylaşan yazarın her bir makalesinde; çok ibretlik , durup düşünmemizi sağlayacak ve belki de hayatımızdaki gelip geçen dakikaların ne kadar değerli olduğunun farkında mıyız acaba denilecek olaylarla dolu .

Kısa kısa makalelerden oluştuğu için kitaptan sadece bazı altı çizilmiş cümleleri yazacağım :


  • Çağın getirdiği önemli hastalıklardan birisi de kimsenin kimseyi dinlemeye yanaşmaması .

  • Sınırlı bir bakışla sınırsız sorunlara sağlıklı çözümler bulmanın güçlüğünün ve hatta imkansızlığının artık farkına varılıyor.

  • Uzun dönemde kendimizi silahlandırmakla düşmanımızı silahlandırmak arasında fark yoktur.

  • Eski Mısırlılar Nil nehrinden tarımsal sulama yolunda yararlanmayı öğrendiklerinde büyük bir zenginliğe kavuşmuşlardı. Ulaştıkları zenginlikle bütün Mısır’ı kölelikten kurtarabilirlerdi.Ama gurura kapılarak piramitleri yükselttiler.

  • Dünya artık üniformalı ordulardan daha çok üniformasız ordularca işgal ediliyor.

  • Ürünlerine karşı çıkılamayan bir medeniyetin ,zihniyetine karşı çıkmak düşünülemez.

  • Konuşulan yazılır,yazılan da bir gün uygulanır.

  • Bilgi tek hücreli canlılar gibi durmadan çoğalan ve genişleyen dinamik bir yapıya sahiptir.

12 Temmuz 2007 Perşembe


Kitabın Adı :Görünmeyen Üniversite
Yazarı :Ersin Nazif GÜRDOĞAN

İsminin çağrıştırdığı şeyler ile kitabın içerisinde anlatılmaya çalışılan görünmeyen üniversite kavramının ne şekilde anlatılacağını merak ederek başladım bu kitabı okumaya. Nazif Bey kitabındaki görünmeyen üniversiteler kavramını ;insanların hayatlarında çok önemli rolu olan ,toplumun büyük kesimindeki insanlarca söylediklerinin dinlendiği ve o söylenenleri hayatlarının mihenk taşı haline getiren kanaat önderlerini kastetmekte Görünmeyen üniversite kavramını anlatırken .

Tüketim ekonomisi ; diye benim daha önceden duyduğum ,fakat kullandığımız birçok kelime için ‘’ Bu kelimenin anlamı nedir bize açıklar mısınız ?’’ sorusuna muhattab olduğumuzda o kelimenin yada o kavramın ne anlama geldiğini açıklayamadığımız duruma benzer bir durumla karşı karşıya bırakabilecek bir kavramdı benim için. Ama bu kitabı okuduktan sonra zihnimde tüketim ekonomisi hakkındaki flu olan yerlerin parlaklığı biraz daha net hale geldi.Nasıl bir düzen içerisinde olduğumuz ,sürekli tüketmemiz ama asla üretmeden yaşamaya çalışmanın bize nasıl dayatıldığının farkına vardım . İnsanları tüketmeye endeksle ve üretmekten hayata değer katmaktan uzak tut. Onlar üretmeyip ,üretenler sabit dursada üretmeyenler üretenlere muhtaç olacak.İşte bu kısa haliyle formulize edilmeye çalışılan şey şu an tıkır tıkır işlemekte . Ama parası olmayan ,olsa da elindeki ile yetinmesini bilmeyen insanlar haline gelince yaşanılan hayattan sıkılan ve elinde bulunduklarına teşekkür etmeyen insanlar haline geleceksiniz diyor yazar. İşte bunun yolu yani hayatı daha yaşanılabilir kılmanın yolu elindekilerinin ne kadar da yeterli olduğunu farkına vardıracak olan Görünmeyen Üniversitelerdir diyor .

Kitaptan Beğendiğim Sözler
Bir kapı bin kapı ,bin kapı hiç kapı

TAHTIMIN AYAKLARI ALTINDA ... KURTARILMAN İÇİN SANA YARDIM SAĞLAYACAĞIM.


Kitabın Adı :Cumhuriyet Çocuğu

Yazarı :Hekimoğlu İsmail


Bir insanı ,topluluğu yada herhangi bir canlıyı kendine bağımlı etmenin ,daha başka bir ifade ile kendi sözünü ona dinletir hale getirmenin formülü nedir diye sorsalar ;buna Türk siyasi hayatından çok elim ve acımasız ,ama bir o kadar da ibretamiz bir cevap verilebilir .

Bu ülke ; ''Osmanlı ile ilişkimiz artık bitti ,bizler yeni ve gelişen bir yapıya - Avrupa’ya- benzeyeceğiz'' denildi değil mi bizler için? Bu nedendi ? Çünkü Türk toplumu senelerden beri süregelmiş olan alışkanlıklarından,kabullerinden,adeta insanların DNA kodları gibi KNA (Kültürel Nükleik Asit)'lerinden vazgeçecek ve yeni, daha modern kıyafetleri,alışkanlıkları vb. şeyleri yapmak zorunda kalacaktı ve sonunda bir senkronizasyon oluşamayınca o yapılması gereken ile mevcut durum arasındaki uçurumdan dolayı herkes kendini ezik hissedecekti . Yıllarca Kanuni Sultan Süleyman gibi onlarcasını bağrında yetiştirmiş olan ve aşağıda bir mektubunda kullanmış olduğu ifadelerini okuyacağınız kelimeleri bu dünyadaki insanlara söyleme becerisini elinde bulunduran insanlardan kendilerine güvenmeyen bir topluluk haline nasıl getirildiğimizin ifadesi olacaktır.
Kanuni Sultan Süleyman bir hükümdara yazdığı mektubunda aynen şu ifadeleri kullanıyor :’’Ben ,Sultanlar Sultanı,hükümdarlar hükümdarı ,cihandaki cümle hükümdarlara taçlarını dağıtan...’’Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun tutsağı ve Fransa’nın En Hristiyan Kralı’na,İslamiyet’in liderinin cevabıdır bu . Kanuni , François’nin ricasını kabul eder ve şöyle der:’’CİHANIN SIĞINAĞI OLAN TAHTIMIN AYAKLARI ALTINDA ... KURTARILMAN İÇİN SANA YARDIM SAĞLAYACAĞIM.’’[1]

[1] Merle Severy –Kanuni Sultan Süleyman’ın Dünyası National GEOGRAPHİC Ekim 2001 sayısı

Ya benim aklım hayalim almıyor nasıl olurda böyle bir cümleyi sarfedebilen bir dedenin torunları olarak bizler kendimizi ezik ,ikinci sınıf vatandaş olarak görebiliriz. İşte üzerimize giydirilmeye çalışılan şeyleri reddeden yapımız ve zorla bu topluma yaptırılmaya çalışılan şeylerden dolayı kendimizi daha aşağı seviyedeymiş gibi hissedişimiz bizi bu ezik halde bulunma durumuna sevkediyor malesef . Halbuki bizler Kanuni’nin torunları değil miyiz .Bu ve buna benzer senkronizasyonların yaşandığı bir dönemi çok güzel betimlemekte olan ''Cumhiriyet Çocuğu ''kitabı işte bana bunları hatırlattı. Ve son söz olarak ta Yahya Kemal Beyatlı'nın ifadeleri ile ''Ne harabi, harabatiyim, Kökü mazide olan atiyim.. diyerek günümüzün modern gereksinimlerini ,teknolojiyi hayatımızda kullanarak ve ne bunlardaan ne de kendi kültür kodlarımıza işlenmiş olan o dinamiklerden vazgeçerek yaşamak en güzel olanıdır sanırım .